Kayıtlar

Yumuşacık Saçlarımız Olsun!

Resim
Merhaba! Saçlarımla uğraşmayı seven bir insan olarak saç bakım maskelerini, maske yapmayı, yağlar ile oynamayı seviyorum. Saçlarım kısa, gür ama çabuk yağlanıyor. Fakat ben yaptığım bakımın yağlanmaya etki ettiğini düşünmüyorum. Ediyor da olabilir, bilemedim. Tarifim: 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı (Ben Rossmann'daki Ener Bio Kokosöl'ü kullanıyorum, yemeklerde de kullanıyorum hatta ve oldukça memnunum.) 1 yemek kaşığı zeytinyağı (Bendeki zeytinyağı saf zeytinyağı, memleketten gelme... Fakat Komili Tariş falan da iş görür elbet.) 5 damla badem yağı (Shiffa Home'un badem yağından çok memnunum, Karden de kullandım ama bir etki etmemişti.) 5 damla sarımsak yağı (Gençay'ın sarımsak yağından aşırı memnunum! Biterse yine Gençay'dan alacağım, yıllar önce bir kuaför faciasından sonra iki ay kadar kaşlarıma kullandım ve inanılmaz etkisini gördüm.) 1 tatlı kaşığı Natural Saç Bakım Yağı (Karışık bir yağ: Susam, Ceviz, Fındık, Çam Terebentin, Badem, Defne Yapra...

Babyliss Curl Secret İnceleme

Resim
Merhaba! Biraz Babyliss Curl Secret hakkında konuşacağım. Bendeki modeli bu, rengi aşırı tatlı... Maşa yapmayı beceremediğim için pratik bir şey arıyordum, yıllar önce bu otomatik maşa karşıma çıktı ve yıllarca hayallerimi süsledi. (Öğrencilik...) Geçen yıl Mainz'dan uygun bir fiyata satın aldım. Saçınızın dibine tutuyorsunuz ve otomatik sarıyor 6 sn sonra bipleyerek de "İşlem tamam!" sinyali veriyor. Artıları ve eksilerine gelirsek... + Pratik, hızlı ve benim kısa saçlarımda işe yarıyor. + Buklelerin sıklığı ve makinenin sıcaklığı ayarlanabiliyor. + Saçı pek yakmıyor. + El, kulak yanmıyor maşadaki gibi. + Kuaföre gitmeye gerek kalmıyor. - İnce tutamlar halinde saçınızı almazsanız sıkışıyor. - Bu aslında benim hatam. Bu makinenin bir üst modelinde bukle yönü ayarlanabiliyor. Bunda ayarlanamadığı için 3-5 bukleyi yeniden yapmak zorunda kalıyorsunuz. - Ağır, yani benim kollarım ağrıyor. - Saç kalıntılarını temizlemek zor, bir ya da iki üst mod...

Haftalık Rutinler Vol1

Resim
Haftalık bakım rutinime hoşgeldiniz. Öncelikle cilt tipim: Yağlı ve gözenekli. Bu yüzden cildimle çok uğraşmak zorunda kalabiliyorum. İlk olarak Garnier Saf&Temiz 3'ü Bir Arada ve pembe yüz temizleme silikonuyla peeling yapıyorum. Yüz temizleme silikonunu Rossmann'dan 8 lira gibi bir fiyata aldım. Sonra kil maskesini uyguluyorum. Kili aktardan alıyorum. Bir yemek kaşığı kile göz kararı gül suyu ve birkaç damla kayısı çekirdeği yağı ekliyorum ve krem kıvamına getiriyorum. 20 dk bekletiyorum yüzümde ve ılık suyla duruluyorum. Maske fırçam yine Rossmann'dan. Neutrogena Visibly Clear'ın pembe serisinden yağsız kreminden sürüyorum, maske de nem sağladığı için bir bezelye tanesi tüm yüzüme yetiyor. En son da diş fırçası ve şu küçük kaptaki şekerli peeling ile dudaklarımdaki ölü deriden kurtuluyorum. Diş fırçası bir restorantın eşantiyonuydu. Peeling ise kabaca şeker, bal ve zeytinyağından oluşuyor. Peeling fırçaları hakkında blogumda detaylı bir yazı me...

Anlamlı Olmak

Resim
Küçük bir not: Eskiden güzel hayaller kurar, güzel betimlemeler yapardım. Şimdi ise eskisi gibi olamayacak diye yazmaya korkuyorum ama deneyeceğim. Bazen birini gördüğünüzde yıldızlar eteklerinize, saçlarınıza yağmaya başlar. Sanki siz okyanusun en derin noktasındasınız ve karşınızda ışıl ışıl bir güneş var. Ona ulaşmak için dipten yüzeye çıkmaya çalışırsınız ama başaramazsınız, boğulacak gibi olursunuz. Tıpkı kutuya kapatılmışsınız, küçük bir noktadan gözlerinize doğru ışık sızıyor. Kalbiniz, ruhunuz onunla aydınlanıyor. Garip bir huzurla bakıyorsunuz, bu hisse isim koymaya çalışıyorsunuz. Bir yandan ise imkansızlığın verdiği acıyla dolu çırpınışlarınız sürüyor. Elinizle uzansanız yakalayacaksınız gibi görünen o parıltı sizden aslında o kadar uzak ki... Gitgide daha da uzaklaşmakta belki. Hiç açmayacak çiçeğe su dökmek, yapmaktan kendinizi alıkoyamadığınız hatalarınız gibi... Gelirse sonsuz beyazlıkta yıkanacaksınız. Işık çoğalacak, yüzeye ulaşacaksınız ve göz alıcı bir mutlu...

Hayaller, hayatlar...

Resim
Tekrar merhaba, Burada ne aradığımı ben de bilmiyorum. Tilki ve kürkçü dükkanı misali... Sincap ve fındık misali... Sürekli dönüp dolaşıp geldiğim nokta burası, yapmak istediklerim hatta yaklaşık üç yıllık hareket çizelgem ve sınırlarım belli. Ama miskinlik beni hep alt ediyor. Bunu çözmek için kendimi blog açmaya resmen zorladım diyebilirim, yoksa benden açıkçası bir halt olacağı yok. O yüzden tekrar selam diyorum, eh demem gerekiyor. Burayı biraz günlüğümsü biraz blogumsu kullanacağım çünkü iç dökmek için Twitter'ı kitlemek de işime yaramamaya başladı. Kendimden bu kadar bahsettikten sonra biraz da hedef-plan çizelgemden bahsedeyim belki birilerine ilham verebilirim. Belki siz üşenmezsiniz. 2018 Mart-Haziran: Derslerimi geçmek, mümkün olduğunca yükümü hafifletmek. Diyet ve sağlıklı beslenme, pozitifliğe geri dönmek. 2018 Haziran-Ocak: Tez araştırması, tezimi erteledim de. Fuarlar... Dil kursu ve formasyon. Yoğun bir döneme gireceğim. 2019 Ocak-Mayıs: Okul bitiyor yani...

Aşkın Turkuaz Hali

Resim
"Gözlerinin içine ne zaman baksam yıldızları sayabilirim çünkü en parlak yıldızlar senin gözlerindir." dedi kız, sesi hayaline karışırken. Duvara koymuştu kafasını, gülümserken ağlıyordu. Nedenini bilirsin; beyaz ve soğuk bir beton parçası ile konuştuğu için ona "deli" diyorlardı. Tahmin edilebilir ki sevdiği ona bir duvardı, aşkı en büyük dayanağıydı. Güneş ışığı kar gibi vurunca yüzeye tüm Samanyolu ona fısıldardı. Bu yüzden gece spot ışıklarla uyurdu. Sevmek duygusuna yakın kalmak için... O oda onun kalbiydi ve dünyasının tamamıydı. Kapısı kilitliydi, anahtarı kayıp... Sabahtan akşama her parlak pütürlü noktayı sayardı. Bir gün biri geldi, duvarı iğrenç bir turkuaza boyadı. Oysa ki en sevdiği renkti turkuaz! Tüm hatalar düzlenmişti -hatta tavan bile. Gözlerini kusursuzluğa dikti, alnını sakin okyanusa yasladı ve kafasını vurmaya başladı. Rengi kazıdı tırnaklarıyla bir çift göz için. Turkuaza karıştı kan kırmızı. Ertesi gün baygın halde bulundu, kafası ve eller...

Çocuklarda Hasta Psikolojisi ve İğne Fobisi

Konuya girmeden evvel size bir şey itiraf edeceğim: Benim iğne fobim var. Aşı fobim de var. Şırıngayı görünce bile paranoyaklaşıyorum.  Almanya’ya giderken Hepatit ve Tetanos olana kadar akla karayı seçtim. Dahası çocukluk Tetanos aşılarım tam mı bilemediğimden bir yıl koruyuculuğu var dediler. Yani gidip tekrar olmalıymışım. Şu sıralar gribim. Annem artık benden bıkmış olacak ki antibiyotik iğnesi yazdırmam için tutturdu. İyi güzel ama muhtemelen penisiline alerjim çıktı. İki gün iğneyi olduktan sonra nefes darlığı, baş dönmesi, kulak çınlaması, mide bulantısı ve kalp sıkışması yaşadım. Sonra doktor teyze kendi doktoruma görünmeden bir iğne daha olmamamı söyledi. Hemşireler de onayladı. Ne güzel iyileşiyordum! Alerjiden mi panik ataktan mı tahmin edemiyorum. Bu ara anksiyete ve panik için de psikiyatri yolları görünüyor bana çünkü. Dahası bugün birden bire üşüme geldi, ateşim olmamasına rağmen, yaklaşık on beş yirmi dakika boyunca dişlerim takırdadı ve çenem titredi. Me...